Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü yılın ilk 6 ayında Güneydoğu Anadolu’dan 1.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Güneydoğu Anadolu’nun, bu yıl deprem ve sel felaketlerine rağmen sektördeki ihracat gücünü koruduğunu belirten Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu “Hem üreticiyi hem de toplanan ürünü dünyaya sevk eden ihracatçıyı doğrudan etkileyen zorlu bir sürecin ardından bu kadar hızlı toparlanabilecek güçte, kenetlenmiş, dünyada çok az bölge vardır” dedi.
Yılın ilk 6 ayında ihracatı 5,3 milyar dolar olarak gerçekleşen Güneydoğu Anadolu bölgesinde yüzde 28,8’lik payı ile en fazla ihracat gerçekleştiren sektör hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri oldu. Sektörün Güneydoğu Anadolu’dan ihracatı 1,5 milyar dolar olurken, bölgenin Türkiye geneli sektör payı yüzde 27,7 olarak gerçekleşti. Yılın geride kalan bölümünde, Güneydoğu Anadolu’dan dünya geneline yaklaşık 2 milyon ton ihracat gerçekleştiren sektörde, sadece makarna, buğday unu, bitkisel yağ ve bisküvi-pasta ihracatının bölgeye katkısı 1 milyar dolar oldu. ‘DEPREM VE SEL FELAKETLERİNE RAĞMEN GÜCÜNÜ KORUDU’ Türkiye’de tahıl üretiminin en fazla yapıldığı bölgelerin başında gelen Güneydoğu Anadolu’nun, bu yıl deprem ve sel felaketlerine rağmen sektördeki ihracat gücünü koruduğunu belirten Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu şunları söyledi: “Güneydoğu Anadolu’nun, sektörün Türkiye geneli toplam ihracatında yüzde 30’un üzerinde seyreden payı, bu yıl yaşadığımız doğal felaketlerin etkisiyle bir miktar düştü. Nisan’dan itibaren bölgesel payımız, sistematik olarak artarak ilk sıraya doğru yaklaştı. Muhtemelen yıl sonunda sektörümüzde en fazla ihracat geliri sağlayacak bölge, yine Güneydoğu Anadolu olacak. Hem üreticiyi hem de toplanan ürünü dünyaya sevk eden ihracatçıyı doğrudan etkileyen zorlu bir sürecin ardından bu kadar hızlı toparlanabilecek güçte, kenetlenmiş, dünyada çok az bölge vardır.” İhracat ekosisteminin tarladaki üreticiyi, dış ticareti, bankacılık sistemini, lojistik ve depolama gibi birçok sektörü doğrudan ilgilendirdiğine dikkat çeken Kadooğlu, bölgenin yeni mahsul döneminden çok umutlu olduğunu belirterek şunları ifade etti: “Bizim ürünümüzün bereketi sadece bizi değil; Irak ve Suriye’den Orta Doğu ülkelerinden Cibuti ve Somali gibi Afrika ülkelerine kadar farklı coğrafyalarda yaşayan pek çok insanı ilgilendiriyor. Katma değeri yüksek ürünlerimize pek çok gelişmiş ülkeden de yeni talep geliyor. Bu yılın ilk yarısında ABD’ye ihracatımız yüzde 60 arttı, sektörümüzün Türkiye genelinden ABD’ye yapılan ihracatın yüzde 37’sini de Güneydoğu Anadolu yaptı.” Bu yılın ilk yarısında Bölgemiz ihracatının 500 milyon doların altında kaldığı Irak pazarındaki gelir kaybını alternatif pazar arayışlarıyla dengelemeye çalıştıklarını belirten Kadooğlu, farklı ülkelerdeki alıcılarla kurulan ticari ilişkilerin stratejik önemine dikkat çekerek, “Sektörümüzün en büyük ihracat pazarı olan Irak, Türkiye genelinde yarı paya sahip olduğumuz büyük bir pazar ve burada 6 aylık gelir kaybımız 100 milyon dolara yakın. Buradaki alıcılarla mevcut bağlantılarımızı güçlendirecek heyet çalışmalarımız sürerken, yeni pazarlarda yeni başarı hikayeleri yazmayı hedefliyoruz” dedi. ‘DÜNYANIN HER YERİNDE TÜRK GIDA ÜRÜNLERİ GÖRÜLSÜN İSTİYORUZ’ İlk 6 ayda sadece Suudi Arabistan, Birleşik Krallık ve Rusya’ya ihracatımızdaki artış 50 milyon doları bulmuşken, pazar çeşitlenmesine ara vermek istemediklerini belirten Kadooğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Bu konuda uyumla çalıştığımız Ticaret Bakanlığımız tarafından başlatılan Uzak Ülkeler Stratejisi dünya ekonomisinin yarısından fazlasını teşkil eden 18 ülkenin ithalatında Türkiye’nin payını, ilk aşamada, dünya ihracatındaki ortalama payı olan yüzde 1’e yükseltme hedefi belirlemişti. Biz de Bakanlığımızın bu planına uygun olarak, farklı pazarlara açılma stratejileri geliştiriyoruz. Dünyanın neresine giderseniz gidin raflarda Türk gıda ürünlerini görün istiyoruz. Yılın ilk yarısında Uzakdoğu ve Afrika’ya yönelik önemli girişimlerimiz oldu. Kurduğumuz temasların bölgemize yeni siparişler olarak döneceğinden eminiz. Tüm bunların yanında ülkemiz dış ticarette stratejik konumu ve sahip olduğumuz gıda sanayi altyapısıyla Rusya için çok önemli bir partner ülke. Rusya’nın hem güvenilir bir tedarikçisi olarak hem de Rus mahsulünü modern teknolojiye sahip tesislerinde işleyerek dünya geneline mamul halde sunabilen bir iş ortağı olarak, bu ilişkiyi daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.”